The Last Place [Mike&Chester] röportajı.
“Geçenlerde Linkin Park’ın iki önemli adamı Chester ve Mike ile konuşma fırsatı buldum.Grup bu sıralarda MTM albümü turlarının Kuzey Amerika ayağına hazırlanıyordu.Bu ayak 12 Şubat’ta başlayacak.İşte konuşmada geçenler; ”
G-Geride bıraktığımız Projekt Revolution turunda My Chemical Romance ve Taking Back Sunday gibi gruplarla tura çıkmanız çok konuşulmuştu, şimdiyse Coheed ve Chiodos gibi sert gruplarla turlayacaksınız.Söyler misiniz bu grupları nasıl seçiyorsunuz ?
LP(Chester)-Beraber turlamak için grup seçerken birçok şeyi dikkate alıyoruz.Ama en çok kaliteleri önemli.Çünkü iyi müzik her yerde iyi müziktir.Ayrıca sizi bilmem ama ben tüm gün boyunca aynı tarzda çalan grupları dinlerken o günün çok zor geçeceğini düşünürüm.Bu yüzden genelde farklı türleri bir araya getirerek her şeyi canlı tutmak istiyor ve daha önce birlikte çalmadığımız grupları tercih ediyoruz.
G-Bize biraz konsere gelenlere verilen “Dijital Hediye Paketi”nden bahseder misiniz ?
LP(Chester)-Bu şey gerçekten çok yeni.Eminim hiçbir grup bunu daha önce yapmamıştır, ya da izledikleri yol bu olmamıştır.Bu pakete sahip olmak için bilet almanız ve internet erişiminizin olması yeterli.Sonra konsere gidiyor, eğleniyor, eve döndüğünüzde e-posta kutunuzda konser mp3lerine dair link buluyorsunuz.Yani eve gittiğinizde konserde bıraktığınızı sandığınız anılarınız sizle beraber geliyor.
Bunun en iyi yanıysa şarkıların resmi bir kayıt elemanınca kaydedilmesi.Kayıt elemanımız konseri bizimle beraber bitiriyor, otobüs, hotel odası ya da sahne arkasında kayıt işlemlerini düzene sokuyor, sonuç olarak da arabanızda, cd playerınızda rahatlıkla dinleyebileceğiniz bir ses kalitesi ortaya çıkıyor.Bu YouTube’da bulduğunuz cep telefonu ya da başka tür cihazlardan elde edilen görüntü/seslerden çok daha iyi.
LP(Mike)-Bir nokta daha eklemek gerekirse; bu yolla fanlarımızın birbiriyle iletişim kurmasını da sağlamış oluyoruz.Sürekli farklı şarkı listesiyle konsere çıktığımız için, gittikleri konserde belli bir şarkıyı dinleme fırsatı bulamayanlar o konsere gidenlerle kendi konser linklerini takas edebiliyorlar.Bu sayede birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı buluyorlar.Buna önem veriyoruz çünkü sanal dünyada bir topluluk oluşturmak ya da ona dahil olmak adeta bir zorunluluk.Onların bir araya gelmeleri de bu açıdan mühim.
G-Hep teknolojiden yana bir tavır sergilediniz.Örneğin mükemmel bir web siteniz var, fanlarınızla internet aracılığıyla iletişim kuruyorsunuz.Ama bir yandan da biliyorsunuz ki artık insanlar tüm albümleri almaktansa bir albümden yalnızca beğendikleri şarkıları indirme yoluna gidiyorlar.Sizin gibi tüm şarkıları hit olan bir grup için bu olumlu ya da olumsuz bir husus mu ?
LP(Chester)-Ben halen full albüm almaktan hoşlanan biriyim.Bilirsiniz işte, gittiğinizde rafta onlarca cd size bakıyordur ama siz yalnızca birini seçer ve evinize götürürsünüz.Bu heyecan verici bir olaydır…Albümün tamamını dinlemek de beni hiç sıkmaz.Ama bazı insanlar diyelim ki albümden yalnızca 3 şarkıyı beğendi.O zaman onlara da yalnızca bu şarkıları bir ücret karşılığı edinme hakkı tanınmalı.Dinlediği grup hakkında pek bilgisi olmayan, sadece singleları dinleyerek grubu tanımış biri için çok iyi bir seçenek doğrusu.
Aslında bakarsanız bizim için bu söylediğiniz tarz müzik satma pek geçerli değil.Fanlarımız her zaman bize destek oluyor ve albümlerimizi full olarak alıyorlar.Yine de kapımız farklı tür pazarlamalara da açık.
G-Birkaç yıl önce Warner Brothers ile çok göz önünde bir tartışma yaşamıştınız.Müzikseverler sorunun tamamen çözülüp çözülmediğini merak ediyor.Ayrıca neden WB ile devam etme kararı aldınız ?
LP(Chester)-Benim için bu konu Fort Minor albümünün çıktığı zamanlar kapanmıştı.Tüm problemlerimizi o aralar dile getirmiştik zaten.Aslına bakarsanız bu olaydan bahsetmek pek de hoş bir duygu değil.Yine de şöyle söyleyebilirim; her konuda anlaştık ve albümlerimiz ile fanlarımıza nasıl davranılması gerektiği mevzuunda WB ile fikir birliğine vardık.Böylece sözleşmemizi uzattık.
G-Bu turda bizi ne gibi değişiklikler bekliyor?Seyirci önüne sürekli yeniliklerle çıkmayı nasıl başarıyorsunuz ?
LP(Mike)-Ezelden beri grubumuz canlı performanslara önem veriyor.Konser sırasında izleyenleri sıkmamak için elimizden geleni yapıyoruz ve bundan haz duyuyoruz.Eskiden bunu yaparken oldukça zorlanırdık.Hybrid Theory zamanında elimizde sadece ve sadece 40 dakikalık materyal vardı ve bize öncü grup ünvanıyla kocaman bir süre tanınıyordu, bizler de bu vakti doldurmak için bayağı ter döküyorduk.Şimdiyse onlarca şarkımız var.Dolayısıyla işler biraz daha kolay.
Biliyoruz, fanlar daima farklı şeyler duymak istiyor.Bu nedenle her zaman konserde çalacağımız şarkıları özenle seçiyor, nadir çalınanlara öncelik tanıyoruz.
Yakında başlayacak olan tura gelirsek, bizi PR 07’de seyretmiş olanlar bile şimdikinde farklı şeyler bulabilecekler.Duymuş olmalısınız, artık bilet satışıyla orantılı olarak bizi görme açınız da artıyor.Örneğin tüm biletleri satılan bir konserde tam merkezde olacağız.Bizi her yönden görebileceksiniz.
G-Sorumuzun ilk kısmı şu şekilde; son birkaç yılda doğaya verilen zarar konusu üzerinde ciddi anlamda durdunuz/duruyorsunuz.Bu turda buna yönelik neler yapılıyor? İkinci kısma gelirsek; bu seçim yılında bir siyasi adaya kendinizi yakın buluyor musunuz ?
LP(Mike)-Music For Relief tüm bu hassasiyetin başlangıcı oldu ve ondan bu yana sürekli doğa konusunda bir efor sarfediyoruz.Her fırsatta bizi sevenleri bilgilendiriyoruz.Sanıyorum bu turda da konser alanlarında bilgilendirme/bilinçlendirme kabinleri olacak ve fanlarımız oraya gidip istedikleri konuda bilgi alabilecekler.Tüm fanlara sesleniyorum, “Lütfen bu kabinimizi ziyaret edin, çok faydasını göreceksiniz.Rica ediyorum, lütfen bir bileklik alın.Sadece birkaç dolar yapıyor.Ama sayenizde genel anlamda oldukça bir para yardım fonumuza aktarılmış oluyor.”
Music For Relief aslında para toplama amaçlı oluşturulmamıştı.Ancak dünyanın nasıl bir b*kun içine saplandığını görünce “insanların paraya ihtiyaçları var!” diye düşündük ve bu fon oluşturuldu.
Minutes to Midnight’ı kaydederken: “Neden hep arka planda çalışıyoruz ki ?” dedik.Bu sebeple önlerde saf tutmaya ve direkt olarak en büyük probleme; küresel ısınmaya karşı savaşmaya başladık.Bunu yaparken zorlanmadık çünkü zaten bu işin içindeydik.Sadece arka planda kalıyorduk.
Şimdilerde Unite the United(Tr. Birleşik devletleri bir araya getir) kampanyasında katıldık.Bu kampanya ile Güney Kaliforniya’daki orman yangınıyla tahrip olan arazileri tekrar hayata kavuşturmayı planlıyoruz.En son yaptığımız şey buydu sanırım.Hatta daha dün bir telekonferansla bu konuda daha ne yapabiliriz diye aramızda konuşmuştuk.
Seçimlere gelecek olursak; bundan hep uzak kalmayı seçtik.Şimdi de olabildiğince uzak olmayı istiyoruz.
Bence bizi dinleyen hiç kimse bizim onlara politik görüşlerimizi empoze etmemize ihtiyaç duymuyor.Onlar gayet zekiler.Neyin ne olduğunu biliyorlar.Hepsinin kendine ait görüşü var ve kendi seçimlerini yapabiliyorlar.Ama genel olarak düşünürsek hepsini oy kullanmaya teşvik ettiğimiz bir gerçek.Araştırsın, düşünsün ve en mantıklı seçimi yapıp “oy versinler” istiyoruz.
G-Minutes to Midnight sizi sınıflandırılmaktan ne derece uzaklaştırdı ?
LP(Chester)-Minutes to Midnight’ın bize en büyük katkısı –en azından bana göre böyle- bize içimizin en rahat edeceği şekilde şarkı yazmayı öğretmiş olması.Bu kayıtta eskiye oranla daha fazla duygularımızı izledik ve “ne yapmamız gerekiyorsa” ya da “ne yapmamız bekleniyorsa” değil, “yüreğimiz bizi ne yapmaya itiyorsa” onu yaptık.Bunu yaparken birçok türde şarkı yazdık.”The Little Things Give You Away, In Pieces, In Between” gibi şarkılar bu çalışmanın en farklı ve bizce en iyi örnekleri.Tam olarak başarılılar mı bilemeyiz ama en azından bize yeni bir kapı aralamış oldular.
Buralarda oldukça ve müzik yapmayı sürdürdükçe insanlar bizlerin yeni bir metal akımının öncüsü olup bir süre sonra kaybolup gidecek ve gelecekte “gelip geçici” olarak anacakları bir grup olmadığımızı anlayacaklar.Emin olun insanlar eğer siz başlangıç noktanız etrafında dönen eserler vermeyi sürdürürseniz bir süre sonra size “Halen burada ne yapıyorsunuz!?, Sizlerin zamanı çoktan geçti” şeklinde cümleler yöneltmeye başlayacaktır.Bunun olmaması için nasıl bir şey ortaya koymamız gerekiyorsa hiç çekinmeden yapıyoruz.Bir jungle beat ve bir saksafon bile bizim için bir yol olabilir.Bu ister bir albüm oluştursun isterse oluşturmasın, biz böyle yapacağız.
Çevremizdekiler artık biliyorlar ki gelişmeyi ve kendi sınırlarımızı genişletmeyi seven bir topluluğuz.Hala bizle olan fanlarımız da bunun farkındalar.Ne türde müzik yaptığımızı asla dikkate almadan bizi dinlemeyi seviyorlar.Bu harika…
LP(Mike)-Chester’ın tüm söylediklerine katılarak şunları eklemek istiyorum; hiçbir zaman bir sınıfa ya da bir türe ait olmadık.Bizi sınıflandıranlar daima başkaları oldu.Hybrid Theory’ye bakarsanız içerisinde rock var, hip hop var, bambaşka şeyler var, ama birileri çıkıp buna nu metal dedi diye herkes bizim nu metal yaptığımızı düşündü.Çünkü onlara göre kimse o yarattıkları sınırın dışına çıkamaz ve herkes her grup aynıdır.
Halbuki sanatçılar/gruplar arasında benzerlikten çok fark olmalı ve öyle zaten.Chester’ın dediği gibi; piyasada varlığımızı sürdürdüğümüz zaman boyunca arzularımıza ve hislerimiz çerçevesinde şarkı yapacağız.MTM’ de böyle yaptık.
MTM yapım aşamasındayken çok zorlanmıştık.Kafamızda birçok soru işareti vardı.Acaba değişebilecek miydik ve insanlar bunu nasıl karşılayacaktı.Şimdi dönüp bakınca her şey tamam diyoruz
Ama o ara “herkes bizle beraber büyüyebildi ve değişebildi mi acaba?” diye kara kara düşünmüştük.
Ve şimdi herkesin son bulduğu yerde, biz daha başlangıçtayız.
G-Son olarak… ?
LP(Chester)-Turumuz için şunları söylemek istiyorum; hiçbir grup kötü değil.Ayrıca stadlarda çalmaya tekrar başlamak güzel.Uzun zamandır sanki bir sebebi varmış gibi ABD dışında her yerde stad konseri verdik.Artık arena havasına dönüş zamanıdır…
